Yeşil Kütüphaneler

“Bizler binalarımızı inşa ederken, binalarımız da geleceğimizi inşa ediyor.”

Winston Churchill

Küresel ekonomik istikrarsızlık ve gezegenimizdeki kaynakların azalmasıyla çevresel tehditlerin artması kütüphaneleri de değişime zorlamıştır (Antonelli, 2008). Yeşil kütüphane hareketi kapsamında kütüphaneyi yeşilleştirme faaliyetlerinden biri de kütüphane binasını doğaya uyumlu hale getirmektir. Jankowska ve Marcum (2010),  kütüphanelerin koleksiyonlar ve kütüphane uygulamalarının yanı sıra, binalar açısından çevresel sürdürülebilirliğe katkıda bulunabileceğini belirtmiştir.  Yeşil kütüphane tasarımına duyulan ilgi 2007 yılında Şikago’da gerçekleştirilen” Going green” seminerinden sonra artmaya başlamıştır. Bu etkinlikte mimarlar, şehir planlayıcıları ve kütüphaneciler yeşil kütüphane binaları konusundaki son gelişmeleri ve çözüm önerilerini paylaşmıştır (Library Journal, 2007).

Kaliforniya Atık Yönetim Kurulu, yeşil binayı ekolojik açıdan kaynak verimliliği sağlayan ve yeniden kullanılabilir, malzemelerden inşa edilmiş bina türü olarak tanımlamaktadır (California Integrated, 2008).  Bu binalardan biri de yeşil kütüphanelerdir. Yeşil kütüphaneler, çevresel sürdürülebilirliğe ve insan sağlığına katkıda bulunmak amacıyla doğaya uyumlu olan, daha az kimyasal madde içeren, elektrik enerjisi ve suyun kullanımında tasarruf sağlayan özel yapılardır.

Yeşil kütüphane binaları, aşağıdaki özelliklere göre tasarlanmaktadır ve inşa edilmektedir:

Alan seçimi: Yeni kütüphane inşa edilecekse, eskiden sanayi bölgesi olan bir yerin tercih edilmesi önerilmektedir. Bu bölgenin çevreye kazandırılması önemli bir husustur. Belgedeki zararlı atıklar ve yapı ortadan kaldırıldıktan ve temizlendikten sonra bina inşaatına başlanmaktadır.

Yeni bina inşa etmeden mevcut binada iyileştirmeler yapma: Mevcut bina yapısı, yeşile dönüştürme açısından elverişli konumda ise, yeni bina inşa etmeye gerek kalmayabilir. Maliyet- fayda hesabı yapılarak mevcut binayı inşa etmenin maliyeti ölçülebilir ve mevcut binada iyileştirmeler yapılabilir (Mulford and Himmel, 2010).

Alternatif ulaşımı destekleme:  Yeşil kütüphaneler sınırlı otopark alanı sunarak otomobil kullanımını azaltmaktadır. Kullanıcılarının ve çalışanlarının bisiklet sürmesini teşvik etmek amacıyla kütüphaneye özel bisiklet yolu ve bisiklet park alanı tasarlamaktadır. Alternatif ulaşımı desteklemeye ek olarak ayrıca, kütüphane binasının toplu taşıma duraklarına ve metro istasyonlarına yakın olması da göz önünde bulundurulmaktadır.

Enerji kullanımı: Yeşil kütüphane binalarında, güneş, rüzgar ve jeotermal enerji gibi yenilenebilir enerji kaynakları kullanılmaktadır.  Binanın enerji verimliliğini artırmak için çeşitli yöntemler uygulanmaktadır. Örneğin,  iç ortamdaki ısıyı korumak için kapı altı rüzgar tutucu, iç ve dış olmak üzere çift takılmaktadır. Isı yalıtımı yapılmaktadır. Kapı kenarlarından gelen soğuk havayı engellemek amacıyla pencere bandı ve süngerler, radyatör arkasına ısı yalıtımlı levhalar yerleştirilmektedir. Ortam ısısını sürekli olarak kontrol eden sistemler kullanılmaktadır. Isı yalıtımlı, düşük emisyonlu, güneş kontrol camları kullanılmaktadır (Cullen, 2010).

Yeşil çatı inşa edilmesi:  Yeşil kütüphane binalarına bitkisel özelliğe sahip yeşil çatılar inşa edilmektedir. Yeşil çatılar tozları tutucu özelliğe sahiptir. Havada ve yağmur suyunda bulunan zararlı maddelere emmektedir.  Havanın temizlenmesine yardımcı olur. Isı yalıtımını artırarak enerji tasarrufu yapılmasını sağlamaktadır. Yeşil çatılarda ayrıca güneş enerjisinden elektrik enerjisi üretimini sağlayan fotovoltaik paneller bulunur (Genovese ve Albanese, 2011)

Su tasarrufu:  Yeşil kütüphane binalarında su tasarrufunu sağlamak amacıyla musluk uçlarının kalitesi artırılmaktadır. Su kesici özellikli, düşük akışlı musluk başlıkları tercih edilmektedir. Bina içerisinde lavabolarda kullanılan su, gri su sistemleri ile tekrar kullanılabilir hale getirilmektedir. Ayrıca, yağmur suyu toplama sistemleri bulunmaktadır. Bu gibi önlemlerle, bahçe sulaması, temizlik gibi işlemler için su kaynağı yaratılmaktadır. Su tasarrufunu sağlamak amacıyla su sızıntıları için tesisat bakımı yaptırılmaktadır (Cullen, 2010).

İç ortam hava kalitesi: İç ortam hava kalitesini artırmak için düşük enerji ile çalışan HVAC sistemleri (ısıtma, havalandırma ve iklimlendirme) kullanılmaktadır. Bina içindeki ve dışındaki ısı, nem ve hava kalitesinin kontrolünü sağlayarak gereksiz ısıtma, nemlendirme, soğutma ve kurutma gibi fonksiyonları önlemektedir ve enerji tasarrufunu sağlamaktadır.  Bunun yanı sıra düşük VOC (Uçucu Organik Bileşik) özellikli yapıştırıcılar, boyalar ve halılar tercih edilmektedir. Bina içi kirletici kaynaklar azaltılmaktadır ve ısıl konfor sağlanmaktadır (Aulisio, 2013).

Peyzaj: Yeşil kütüphane binasının dışına yeşil organik bahçe inşa edilmektedir. Bölgenin iklim, coğrafi özelliklerine, toprak koşullarına uyan, daha az su gereksinimi olan kuraklığa dayanıklı ağaçlar ve bitkiler dikilmektedir. Böylece daha az su, bakım ve böcek ilacı kullanımı ile çevrenin yeşilleşmesine katkıda bulunulmaktadır. Kimi zaman da sudan tasarrufu sağlamak amacıyla damlama sulama yöntemiyle çevrenin yeşillendirilmesi sağlanmaktadır. Şebeke suyu çok fazla tercih edilmemektedir (Sands, 2004).

Geri dönüştürülebilir malzeme kullanımı: Mantar-altlıklı yer döşemeleri, ayçiçeği kabuğundan yapılmış panolar, bambu kamışından, buğdaydan yapılmış malzemeler kullanılmaktadır.

Sıcak su: Kütüphaneler daha az sıcak suya gereksinim duyduğu için, yeşil kütüphane binalarında güneş enerjili su ısıtıcıları tercih edilmektedir. Kütüphane binası, bol güneş alan bölgede inşa edilecekse, bu kural geçerlidir (Xuan ve Longyan, 2011).

Aydınlatma: Energy Star sertifikalı lambalarve LED ampuller kullanılmaktadır.  Enerji tasarrufunu sağlamak amacıyla Hareket sensörleri kullanılmaktadır. Doğal ışığın içeriye nüfuz etmesine izin verdiği için büyük pencereler kullanılmaktadır. Kütüphane rafları gün ışığının pencereden içeri girişini engellemeyecek şekilde tasarlanmaktadır. Kütüphane duvarları, güneş ışığının yansımasını sağlamak amacıyla beyaza boyanmaktadır.

Tüm bu uygulamalar, çevresel, ekonomik ve sosyal sürdürülebilirliğe katkıda bulunmayı amaçlamaktadır.

 

Kaynaklar

Antonelli, M. (2008). The green library movement: an overview and beyond. https://green.nd.edu/assets/24828/escholarship_uc_item_39d3v236.pdf in 05.01.2017 adresinden 05.01.2017 tarihinde erişilmiştir.

Aulisio, G. J. (2013). Green libraries are more than just buildings, Electronic Green Journal, 1(35) Pages 1-10.

California, Integrated Waste Management Board. Green buildings basics. 05.01.2017 tarihinde http://www.calrecycle.ca.gov/Publications/Documents/GreenBuilding/43304004.pdf adresinden erişilmiştir.

Cullen, H. J. , 2010, “Overview of Green Buildings”, https://elr.info/news-analysis/41/10043/overview-green-buildings  adresinden 05.01.2016 tarihinde erişilmiştir

Genovese, P.ve Albanese, P. (2011). Sustainable libraries, sustainable services: a global view.  World Library and Information Congress: 77th IFLA General Conference and Assembly’de  13-18 Ağustos 2011’de sunulmuştur. 05.01.2017 tarihinde http://www.ifla.org/past-wlic/2011/196-genovese-en.pdf adresinden erişilmiştir.

Jankowska, M.A. ve Marcum, J.W. (2010). Sustainability challange for academic libraries: Planning for the Future, College & Research Libraries, 71 (2), 160-170.

Mulford, M.S. ve Himmel, N.A. (2010). How green is my library?, Libraries Unlimited, Santa Barbara, California.

Library Journal (2007). Library Journal Design Institute 2007-Going green. http://lj.libraryjournal.com/2007/09/ljarchives/design-institute-2007-going-green/#_ adresinden erişilmiştir.

Sands, J. (2004  )  Sustainable library design, this material has been created by Johanna Sands, AIA and provided through the Libris Design Project, supported by the U.S. Institute of Museum and Library Services under the proviisons of the Library and Technology Act, administered in California by the State Librarian.

Xuan, W. ve Hongyan, L. (2011). Energy saving and green building design of libraries: the case study of Zhengzhou Library. 04.01.2016 tarihinde http://www.ifla.org/past-wlic/2011/196-wang-en.pdf adresinden erişilmiştir

 

 

Giriş

“İnsan içerisinde yaşadığı çevrenin olumlu ve olumsuz özelliklerinden etkilendiği gibi kendisi de bu ortamı etkilemektedir. Bu çevre, bina vb. kapalı bir alan içerisindeki iç ve bunun dışında kalan tüm dış çevre olarak algılanmalıdır” (Küçükcan, 2013, s. 167). Sürdürülebilirlik, konumuz kapsamında çevresel sürdürülebilirlik de insan-doğa etkileşiminin bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. İlk kez 1970’lerde kullanılan sürdürülebilirlik kavramı 1987 yılında Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu (WCED) tarafından yayınlanan “Ortak Geleceğimiz” raporunda genel anlamda, günümüzün gereksinimlerini, gelecek nesillerin kendi gereksinimlerini karşılayabilme yeteneklerinden ödün vermeden karşılayan kalkınma olarak tanımlanmaktadır (WCED, 1987). Bu tanımdan yola çıkarak, enerjinin ve yenilenemeyen malzemelerin hızla tüketimine karşı, kaynak kullanımında yeni bir yaklaşım oluşturulması sürdürülebilirliğin önemli bir bileşeni olarak değerlendirilebilir. Bu yeni yaklaşım, günümüzde sürdürülebilirlik stratejileri olarak karşımıza çıkmaktadır (Koçak ve Balcı, 2010, s. 216). İnsan-doğa etkileşiminin sonucu olarak karşımıza çıkan sürdürülebilirlik yaklaşımının uygulamaya dökülmesi ve yarara dönüştürülmesi ise birey olarak önce kendimizle sonra da fiziksel olarak bulunduğumuz kurum veya kuruluşlar kapsamında bazı yeşil sayılabilecek uygulamaları hayata geçirmekle, bu bağlamda stratejiler geliştirmekle mümkün olacaktır. Aşağıda birtakım yeşil cevaplar, yeşil çözümler ve yeşil fikirler sıralanmaktadır. En basit uygulamadan profesyonel yardım gerektirenine kadar yeşil eksenli birçok çözüm bulunmaktadır. Bu yaklaşımlar genel olarak 6 temel başlık altında gruplandırılmış ve her başlık kendi içerisinde alt başlıklara, farklı uygulamalara ayrılmıştır.

1)  Sürüdürülebilir alanlar

2)  Su verimliliği

3)  Enerji ve atmosfer

4)  Malzemeler ve kaynaklar

5)  İç mekân hava kalitesi

6)  Tasarımda yenilikler

Yeşilleşme süreci bilinçli olarak yürütülmesi gereken bir süreçtir ve çevreye karşı duyarlı olunması gerekmektedir. Unutulmaması gereken en önemli nokta ise bulunduğumuz ortamda yaptığımız her şeyin yeşil bir seçeneğinin olabileceğidir (Mulford and Himmel, 2010, ss. 103- 144).

1) Sürüdürülebilir alanlar

Bu konu başlığı altında, var olan ve yeni yapılacak olan yapıların yeşil ve sürdürebilir olarak tasarlanması konusundaki inceliklere değinilmektedir. Arazi/toprak kullanımı ve koruma bu başlığın anahtar bileşenleridir. Özellikle yağmur suyu yönetimi, sıcaklık etkisi, ışık kirliliği ve alternatif ulaşım yöntemleri üzerine yoğunlaşılmaktadır.

–  Toprak kullanımı için bölgesel uzman bahçıvanlara danışılmalıdır. Uzman bahçıvanlar çevresel sorumluluk ve sürdürülebilirlik konularında bilgi sahibi kişilerdir. Arazinin en iyi şekilde kullanımı konusunda etkili olabilirler.

–  Yağmur suları kontrol edilmediğinde sokaktaki kimyasalları ve kirleticileri taşıyarak nehirlere ve denizlere ulaştırmaktadır. Bu kirlenmeyi önlemek ve yağmur suyunu yarara dönüştürmek için sular saçaklar yardımıyla doğru noktaya kanalize edilmelidir. Özellikle geçirgen kaldırımlar bu suların toprakla buluşmasına yardımcı olur ve kimyasalların toprağa karışması hızlanır.

– Bina ve sert zemin yönetim planı LEED (Leadership in Energy and Environmental Design/Enerji ve Çevre Dostu Tasarımda Liderlik) sertifikası alacak şekilde tasarlanmalıdır. Bu girişim çevreye duyarlılığı artıracaktır.

–  Haşere yönetimi, erozyon kontrol ve toprak yönetimi planı geliştirilmelidir. Bu planın amacı doğayı, vahşi yaşamı güvence altına almak ve sürdürülebilirliği sağlamaktır. Bu sayede zararlı bitki ve böceklere karşı farkındalık artmakta ve tedbirli davranılması mümkün olmaktadır.

–  Bölgedeki ışık kirliliğinin ortadan kaldırılması da yeşilleşme yolunda farklı bir uygulamadır. Kurumun etrafındaki ışıkların gece boyunca yanması enerji kaybına neden olmaktadır. Gece ışıklandırması ekosisteme zarar vermektedir. Yansıtıcı yüzeyli lamba kullanımı ise bu durum için küçük bir çözüm önerisidir. Harekete duyarlı sistemler de kullanılabileceği gibi olabildiğince güneş enerjisi temelli kullanım benimsenmelidir.

–  Olabildiğince işe yakın bir bölgede yaşamaya özen gösterilmelidir.

–  Ulaşım konusunda alternatifler yaklaşımlar tercih edilmelidir. Bu ulaşım türleri; Toplu taşıma araçları, paylaşarak sürme, bisiklet kullanma, yürüme gitme, firmanın maddi desteği ile gitme, tek başınıza araç kullanarak gitme ve işi evden yürütme şeklindesıralanabilir.

–  Binalar güneş, rüzgar ve yağmur gibi doğal kaynaklardan maksimum düzeydeyararlanacak şekilde tasarlanmalıdır. Gün ışığından maksimum düzeyde yararlanılmalıdır. Rüzgar binanın havalandırılması için kullanılmalıdır. Yağmur suları ise içilmese bile sulama konusunda kullanılabilir. Oluk sistemiyle yağmur sularının depolanması da mümkündür.

–  Yeni binalar için yeşil ve bozulmamış alanlardan ziyade endüstriyel alanların kullanımına öncelik verilmelidir.

–  Yeni bir yapının kurulması ve kullanılması, var olan bir yapının kullanılmasından daha az çevre dostudur.

–  Çok katlı kurumlar personel için kabus niteliğindedir. Buna karşın alanı genişleterek bireylere daha fazla yaşam/kullanım alanı yaratılmalıdır.

–  Yapılar yeşil çatılara sahip olmalıdır. Yeşil çatı yazın sıcak havanın tutulmasını önlediği gibi kışında sıcak geçmesini sağlayarak sıcaklığı tutmaktadır.

–  Düşük seviyede binalaşma, daha az kullanım ve daha az tüketim en yeşil yaklaşımlardan bazılarıdır. Bu yüzden binaların ortak çıkarlar kapsamında paylaşılması önem taşımaktadır. Ortak çıkarlar gözetilerek aynı toplumsal yapı içerisinden ortaklar bulunabilir. Birleşik ya da karışık kullanımlar (binanın paylaşımı) ulaşımın çevreye vereceği etkiyi de azaltır (Mulford and Himmel, 2010, ss. 104-118).

2) Su verimliliği

–  Su ihtiyaç duyulduğu kadar kullanılmalıdır.

–  Musluklarda düşük akımlı havalandırma kullanılmalıdır. Suyun miktarını azaltır amaakışı etkilemez.

–  Binadaki su tesisatından kaynaklı sızıntılar tamir edilmelidir.

–  Bahçe ve bitki sulama konusunda mikro sulama sistemleri kullanılmalıdır.

–  Sulama sistemi elektronik bir kontrol mekanizmasına bağlanarak ihtiyaç dahilindekontrol edilebilmelidir.

–  Sulama yapmak için variller kullanılarak yağmur suları depolanabilir.

–  Susuz pisuvarlar kurulmalıdır.

–  Bulaşıklardan sonra ortaya çıkan suların depolanması yine bu suların sulama vb. farklı amaçlar için kullanılmasını mümkün kılar. Gri su pompalama sistemi kanalizasyondan bağımsız olduğu için suyun kirlemesinin de önüne geçilmektedir.

–  Geniş kapsamlı su kullanım denetimi gerçekleştirilmeli ve ne kadar suya ihtiyaç duyulduğu ve ne kadar kullanıldığı ortaya konulmalıdır.

–  Suya ihtiyaç duymayan alanları artırmak su tüketimi azaltacaktır. Ayrıca, yerel iklime uygun yerel bitkilerin dikimine özen gösterilmelidir (Mulford and Himmel, 2010, ss. 119-121).

3) Enerji ve atmosfer

–  Gün ışığından maksimum düzeyde faydalanmak gerekmektedir. Bu yüzden ışıkların kapatılıp perdelerin açılması önem taşımaktadır. En çok kullanılan alan en fazla ışık alan alan olmalıdır ve ışıklandırma harekete duyarlı olmalıdır.

–  Mobilyaların yerleştirilme şekli önem taşımaktadır. Yansıtıcı yüzeyler ışığı yansıtarak parlaklık sağlar.

–  Enerji konusunda tasarruflu tesisat ve lambalar kullanılmalıdır.

–  Elektronik cihazlar uyku modunda bırakılmamalı, iş bitiminde fişten çekilmelidir.Bilgisayar ekranları olabildiğince düşük parlaklıkta çalıştırılmalıdır. Ekran koruyucukullanılmalıdır.

–  Enerji yıldızına sahip ürünler almaya dikkat edilmedir.

–  İş kıyafetlerinin bile enerji tüketimi üzerinde etkisi vardır. Yazın giyilen kıyafetlersıcak tutacağı için soğutma enerjisi tüketilecektir. Yerel iklime uygun giyilmesi birçözümdür.

–  Asansör yerine merdiven kullanılmalıdır.

–  Mikrodalgaların hava filtreleri değiştirilmelidir.

–  Tek cam yerine çift cam kullanılmalıdır.

–  Isıtıcılar aşırı enerji tüketir. O yüzden giyime dikkat edilmeli ve kışın güneştenmaksimum yararlanılmalıdır.

–  Çatlakları bularak yazın soğuk havanın dışarı kaçması engellenmelidir.

–  Binalarda yüksek etkide izolasyon kullanılmalı ve binalar dıştan güçlendirilmelidir.

–  Tavandan havalandırma tercih edilmelidir. Bu sayede kışın sıcaklığı zeminde tutmakkolaylaşır.

–  Borulara yalıtım yapmak sıcaklık kaybını engeller.

–  İsteğe göre açılıp kapanan tanksız ısıtma sistemi yeşil bir çözümdür.

–  Binanın bakım ve onarımı ertelenmemelidir.

–  Olabildiğince güneş, rüzgar, hidroelektrik, jeotermal ve biyoyakıt vb. temiz enerjikullanılmalıdır (Mulford and Himmel, 2010, ss. 121-126).

4) Malzemeler ve kaynaklar

–  Sürdürülebilir materyal ve kaynak seçimi doğal olarak çöp ve atık oranını da düşürecektir.

–  Özellikle azaltmak, yeniden kullanmak ve geri dönüşüme önem verilmelidir.

–  Geri dönüşümü mümkün olan araç gereçlerin teminine dikkat edilmelidir.

–  Yeniden kullanmak geri dönüşümden daha yeşil bir yöntemdir.

–  Kullanmadığınız araç gereçleri başkalarının kullanımına sunarak yeniden kullanımaözendirici web siteleri bulunmaktadır.

–  Kurumlarda kullanılan kağıt oranı dijitalleşme kapsamında azalmıştır.

–  Yakın çevreden alış veriş ilk tercih olmalıdır.

–  Toplu satın alınmalıdır.

–  Coğrafyanızda ve ikliminizde yetişmeyecek bitkileri satın almamaya özen gösterilmelidir.

–  Kağıttan kahve filtresi yerine metelik filtre kullanılmalıdır.

–  Naylon ipten ziyade geri dönüşümü mümkün olan lif ve pamuklu ip kullanılmalıdır.

–  Ucu değişebilen kalemler kullanılmalıdır.

–  Gizliliği olmayan müsvedde kağıtlar yeniden kullanılmalıdır.

–  Selüloz bazlı bant kullanılmalıdır.

–  Geri dönüşümlü mürekkep veya kartuş kullanılmalıdır.

–  Doldurulabilen kalem kullanılmalıdır.

–  Güneş enerjisi ile çalışan ve şarj edilebilen bataryalar kullanılmalıdır.

–  Toplantı ve konferanslarda özellikle kendinden kabuklu ve ambalajlı olan tazemeyvelerin servis edilmesine özen gösterilmelidir.

–  Yemeğinizi kaba koyarak taşıyın. Kapların tekrar kullanımı teşvik edilmelidir.

–  Basılıdan dijitale geçilmelidir.

–  Çevrim içi formlar kullanılmalıdır.

–  Teknolojiye hakim olunmalıdır.

–  Basılı kopya kullanılacaksa her iki tarafa da bastırılmalı ve küçük fontlarkullanılmalıdır.

–  Sayısallaştırma projelerine başlanmalı/artırılmalıdır.

–  Yapışkan notlar yerine bilgisayar ortamının kullanımına özen gösterilmelidir.

–  Basılı kaynak temininden vaz geçerek elektronik versiyonuna eğilimli olunmalıdır.

–  Çevrim içi uygulamalara alışmaya çalışılmalıdır.

–  Plastik çantalardan ziyade çevre dostu, tekrar kullanılabilir çantalar kullanılmalıdır.

–  Geri dönüşümlü sofra takımı ve kap kullanılmalıdır.

–  Plastikten uzak durulmalıdır.

–  Yeni bir ürün almaya karar verdiğinizde mevcut olanın onarımının yeni olanı almayaklaşımını erteleyip ertelemeyeceği düşünülmelidir.

–  Personel kendi mutfak eşyalarını getirme ve kullanmaya teşvik edilmelidir. Bulaşıkmakinasını tam doluyken çalıştırılmalıdır. Makinenin düşük miktarda su tüketen veenerji tasarrufu sağlayanı satın alınmalıdır.

–  Yeşil teknoloji satın almaya özen gösterilmelidir. Zararlı elementler içeren ürünlerdenuzak durulmalıdır. Alüminyum bazlı araç gereçler tercih edilebilir.

–  Aracınızın bakımını yaptırarak enerji ve yakıt tasarrufu yapılmalıdır. Tıkanmış havafiltresi yakıt tüketimini artırır.

–  Akıllıca ekimler yaparak hem sulamadan tasarruf edilmeli hem de toprakzenginleştirilmelidir.

–  Kurumlarda, camın önünde çiçek büyütülerek bu sayede içeriye sprey yerine hoşkokular yayılmasına ortam hazırlanmalıdır (Mulford and Himmel, 2010, ss. 126-137).

5) İç mekân hava kalitesi

–  Hava kalitesi sağlıklı olmamızla doğru orantılıdır. Farkında olmadan iş ortamımıza zehirli maddeler taşır ve onu soluruz. Bu arada iş ortamımızı temizlemek için sert ve yoğun kimyasallar kullanarak bir yandan temizler bir yandan kirletiriz.

–  Kütüphanenin küf kokusunu bastırmak için inorganik ve zararlı spreyler kullanılmamalıdır.

–  Eşyaların yerini değiştirerek insanların konforunu bulmalarını sağlamak sıcaklık ve soğukluk açısından şikayetleri en aza indirir.

–  Gün ışığının içeriye alınması aydınlatma için harcanacak enerji ve maliyeti düşürecektir. Personelin bu konuda bilinçlendirilmesi önemlidir. Sensör odaklı sistemlerin kullanılması gerekmektedir.

–  Yeşil temizlik yapmak diğer bir çözümdür. Temizlik malzemelerini zehirsiz olanlardan seçmek gerekir. Sağlığa ve çevreye zararlı klor bazlı temizlik malzemesinden uzak durulmalıdır.

–  Mümkünse camları belirli aralıklarla açarak temiz hava alınmalıdır. Bireyleri özellikle göz ve akciğer rahatsızlıklarından korumak için çevreye ve sağlığa duyarlı ürünler kullanılmalıdır.

–  Sigara içme alanları kapı ve pencerelere uzak olmalıdır.

–  Kurum içerisindeki havayı filtrelemesi için bitkiler kullanılabilir, dikilebilir.

–  Tüm bina sisteminin bakımını ertelenmemelidir (Mulford and Himmel, 2010, ss. 137-140).

6) Tasarımdayenilikler

–  Yeşil ve sürdürülebilir koleksiyon, hizmet ve program geliştirmenin bazı yol ve yöntemleri vardır. İşletmelerin sürdürülebilir ve yeşil yaklaşımlarının pazarlanması ve herkese duyurulması gerekmektedir.

–  Ayrıca kullanıcılar/müşteriler çevreye duyarlılıklarından dolayı tebrik edilmelidir.

–  Yeşil hizmet, koleksiyon ve programlara ilişkin farkındalık yaratmak işletmelerintanınırlığını da artıracaktır.

–  Farklı kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapılarak yeşilin önemini anlatan projelergerçekleştirilmelidir.

–  Bisiklet ödünç verme, çeşitli araç gereç ödünç verme vb. hizmetler geliştirilebilir.

–  Kurumunuzda kazak ve battaniye dolabı bulundurmalı vekullanıcıların/çalışanların/müşterilerin ihtiyacına göre kullandırılmalıdır.

–  Ekim ve dikime uygun alan yaratarak toplumu bu şekilde etkileyebilirsiniz. Yılboyunca bahçe hayatına dikkat çeken etkinlikler düzenleyebilirsiniz.

–  Çevre günü vb. özel günlere ilişkin kutlamalar yaparak konuya dikkat çekebilirsiniz(Mulford and Himmel, 2010, ss. 140-144).

Kaynakça

Mulford, M., S. and Himmel, N., A. (2010). How green is my library? Libraries Unlimited, Santa Barbara, California.

Koçak, F. ve Balcı, F. (2010). Doğada yapılan sportif etkinliklerde çevresel sürdürülebilirlik. Ankara Üniversitesi Çevre Bilimleri Dergisi, 2(2), 213-222. Erişim adresi: http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/47/1563/16979.pdf

Küçükcan, B. (2013). Geleceğe miras: Yeşil kütüphane. 3.Halk Kütüphaneciliği Sempozyumu, 8-10 Mayıs 2013 içinde (ss. 167-174). Erişim adresi: goo.gl/r5HLKl

WCED 1987. Report of the World Commission on Environment and Development: “Our common future” . Oxford University Press, Oxford.

Yeşil programlar ve hizmetler, toplumun çevre ile ilgili konulara dikkatini çekerek ekolojik bilinci ve duyarlılığı arttırıcı hizmet ve programlardır. Bunlardan biri olan tohum kütüphanesi, bölge halkı üyelerinin tohumları ücretsiz veya nominal bir ücret karşılığında alabildiği ve kamu yararı için işletilen kurumdur. Birçok tohum kütüphanesi halk kütüphanelerinde ve halka açık bulunmaktadır. Bazıları için kent sakinlerini bahçeye toplamak ve onların kendi yiyeceklerini yetiştirmesini sağlamak odak noktasıdır. Bazıları için ise tohum kütüphaneleri, tohum koruyucular ağını geliştirmek, yerel olarak uyarlanmış çeşitlilikler oluşturmak, iklim değişikliğine veya GDO’lara bağlı olarak gen bütünlüğünü kaybetmek için proaktif olarak yanıt vermek veya genetik çeşitliliği korumak için önemli bir adımdır. (seedlibraries.weebly.com)

Başka bir yeşil program ve hizmet olan “community garden”lar, gönüllülerce mevcut gıda üretim alanlarına alternatifi olarak kent sakinlerinin gıda ve gelir elde edecekleri, açık hava, fiziksel ve sosyal etkinliklerde bulunabilecekleri ümidiyle kurulmaktadır. ( Egli, Oliver ve Tautolo, 2016)

Kütüphaneler  “community garden”larını oluşturmak veya tohum kütüphanesini bünyelerinde barındırmak ile ilgili birçok adımı gerçekleştirebilmektedir. (communitygarden.org, wwwjunction.org)

 

Kaynakça:

10 Steps to Starting a Community Garden. (2016). 29 Aralık 2016 tarihinde  https://communitygarden.org/resources/10-steps-to-starting-a-community-garden/ adresinden erişildi.

Egli,  V., Oliver, V. & Tautolo E.S. (2016). The development of a model of community garden benefits to wellbeing, Elsiver, Preventive Medicine Reports, (pp. 1-17).  Erişim adresi: http://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S2211335516300249

Growing Library Garden Programs. (2016). 29 Aralık 2016 tarihinde  https://www.webjunction.org/news/webjunction/growing-library-garden-programs.html adresinden erişildi.

Seed Libraries. (2016). 28 Aralık 2016 tarihinde http://seedlibraries.weebly.com/ adresinden erişildi.

Yeşil Koleksiyon / Koleksiyon Geliştirme

Kütüphaneleri yeşillendirme ve çevre üzerindeki etkilerini azaltma yaklaşımını içeren “Yeşil Kütüphaneler Hareketi” (Green Library Movement), 1990’lı yıllarda ortaya çıkmış, ancak 21. yüzyılda popülarite kazanmış ve yaygınlaşmıştır. 1990 yılında, 40’tan fazla ülkenin katılımı ile gerçekleşen Talloires Deklarasyonu, çevresel sürdürülebilirliğin yüksek eğitimde ve kütüphanelerde bir politika haline gelmesi ve yeşil politikaların hayata geçirilmesi adına atılmış ilk resmi tebliğdir (ULSF, 2001). Talloires Deklarasyonunun üniversitelere ve dolayısıyla üniversite kütüphanelerine getirdiği daha çevreci ve yeşil olma yükümlülükleri zamanla diğer tür kütüphanelere de yayılmıştır. Böylece kütüphaneler, kütüphane faaliyetlerinden ekolojik/karbon ayak izi kaynaklı atıkları azaltma ve rutin faaliyetlerde ve hizmetlerde daha çevresel olarak sorumlu olma gibi misyonlar üstlenmiştir (Kurbanoğlu ve diğerleri, 2014, s. 49). Çok yönlü bir kavram olan yeşil kütüphaneleri oluşturan dinamiklerden biri ise yeşil koleksiyondur. Yeşil Kütüphaneler Hareketi, kütüphaneleri bilgi kaynaklarını da revize etme ve yeşillendirmeye itmiştir (Antonelli, 2008). Yeşil koleksiyon, en basit anlamıyla sürdürülebilir ve çevreye zarar vermeyen ya da en az zararı veren koleksiyon olarak tanımlanabilir. Yeşil koleksiyonun da muhteviyatı basılı ya da elektronik kaynaklardan oluşabilir.

Connell (2010) yeşil koleksiyon geliştirmeyi üç aşamada değerlendirmektedir: yeşil seçim, ayıklama ve format. Yeşil seçim birkaç farklı seviye olabilir. Birinci seviye seçim, yeşil uygulamalar, yeşil bilgi kaynakları ve yeşil programlama materyalleri hakkında kendilerini yetiştirmiş kütüphaneciler tarafından gerçekleştirilmektedir. İkinci seviye koleksiyon oluşturma ise bilgi kullanıcısı için yeşil bilgi toplamış kütüphaneciler tarafından gerçekleştirilmektedir. Ayıklama aşaması, eskimiş ve/veya yıpranmış kaynakları koleksiyondan çıkarma işlemi ile ilgilidir. Genelde ayıklanan bu kaynaklar ya imha edilmekte ya da atılmaktadır. Ancak yeşil koleksiyon geliştirme politikaları ile bu kaynakları başka bir yol ile değerlendirme ya da tekrar kazandırma ön plana çıkmaktadır. Yeşil koleksiyon geliştirmede kaynaklar geri dönüşüme tabi tutulabilmekte, kütüphaneye ek gelir getirecek şekilde satılabilmekte, başka kütüphanelerle takas yöntemine gidilerek yerine başka bir kaynak konulabilmekte ya da bağış yapılarak başka bir kütüphanenin o kaynağı kullanabilmesi ile kaynağın ömrü uzatılabilmektedir. Elektronik iletişim ve dijitalleştirme fırsatları, koleksiyonların içeriğini geliştirmiş ve zenginleştirmiş olsa da CD’ler, DVD’ler, sesli kitaplar ve bunların koruyucuları olarak kullanılan plastik araç-gereçler, yazıcılar, bilgisayarlar gibi güç imha edilebilen birçok kaynağı da ortaya çıkarmıştır. Dahası, bu kaynakların bazılarının geri dönüşümünü yapan şirketler artı bir maliyet olduğu gibi, bazılarının ise geri dönüşümü ülkemizde yapılamamaktadır. Bu durum ise bilgi kaynaklarının formatının belirlenmesinin önemini ortaya koymaktadır. Yeşil koleksiyonlar için iki tür format söz konusudur: basılı ve elektronik. Pek çok araştırma basılı ve elektronik kaynakların çevresel etkilerini karşılaştırmıştır. Çünkü kütüphane koleksiyonunun sürdürülebilirliği, kaynağın çevre üzerindeki etkisi ile oldukça bağlantılıdır (Tseng, 2008). Bu bağlamda basılı ve elektronik kaynaklar üzerine pek çok çalışma tarafından maliyet-yarar analizleri yapılmış, ancak her iki türün de sağladığı yararlar ve zararlar olduğundan hangi formatın çevre üzerinde daha fazla olumsuz etkilerinin olduğuna araştırmacılar tarafından söylenebilmiş tam bir ifade bulunmamaktadır.

Basılı Kaynakların Çevresel Etkileri

Basılı bir bilgi kaynağı, yaratılması için ağacın kesilmesi, işleme tabi tutulması, kimyasal işlemler sonucu kâğıdın üretilmesi, tekrar işleme tabi tutularak kitabın üretilmesi, pazarlanması ve transfer edilmesi gibi pek çok aşamaya maruz kalır. Bu adımların her biri ve fazlası enerji tüketimi anlamına gelmektedir. Yayıncılık endüstrisinin karbon ayak izinin / karbon salımının en büyük kısmını, basılı kaynaklar için kesilen ağaçlar oluşturmaktadır (Miller, 2009). Kesilen ağaçların oluşturduğu yüksek karbon emisyonunu ise kâğıt üretimi takip etmektedir (Metz ve Seadle, 2012). Bazı çalışmalar basılı kaynakların yarattığı karbon ayak izinin diğer kaynaklara oranla daha az olduğunu (Connell, 2010) ve inovatif yaklaşımlarla karbon emisyonunun azaltılabileceğini (Miller, 2009) savunsa da, pek çok kütüphanenin basılı koleksiyonu elektronik koleksiyonlarından hacim olarak daha büyük olduğundan, bu kaynakların çevreye etkisi de bir o kadar büyük olacaktır. Ayrıca günümüzde basılı kaynakların, elektronik kaynaklarla birlikte kullanıldığı bir araştırmacı eğilimi olduğunu da düşünürsek, basılı kaynakların çevre üzerindeki etkisi bir kez daha artmaktadır.

Elektronik Kaynakların Çevresel Etkileri

Elektronik kaynaklar kullandıkları elektrik/enerji ile karbon ayak izini artırırlar. Öyle ki, bu bir e-kaynağı kullanmak olabildiği gibi, bir internet taraması, hatta hiç kullanılmayan fakat uyku modu halinde fişte takılı durumda olan bir elektronik cihazda olabilmektedir. Elektronik kaynakların ve cihazların da çevreye zarar verdiği bilinci bilgi profesyonellerinde bile daha tam olarak oluşamadığından, bu kaynakların çevresel etkilerini ortaya koyan çalışmaların önemi daha da artmaktadır. Leake ve Woods’un (2009) araştırması bu anlamda ilginç sonuçlar ve analizler ortaya koymaktadır. İşlem yapılmaksızın sadece elektrik gücüne bağlı bir bilgisayar saatte 40-80 gram arası karbon emisyonu üretmektedir. Araştırmanın bir diğer ilginç tespiti ise hemen her gün, hatta günaşırı kullandığımız arama motoru Google, her bir arama başına 1gram ile 10 gram arası karbon salınımı yapmaktadır.

Tüm bunlar gösteriyor ki, hem basılı hem de elektronik kaynakların çevre üzerinde önemli etkileri bulunmaktadır. Hangi format koleksiyonun daha yeşil olduğu ve dolayısıyla çevreye daha az zarar verdiği halen bir tartışma konusudur.

 

Kaynakça

 

Antonelli, M. (2008). The Green Library Movement: An Overview and Beyond, Electronic Green Journal, 1 (27).

Connell, V. (2010). Greening the Library: Collection Development Decisions, The Journal of the New Members Round Table, 1 (1), ss. 1–15.

Kurbanoglu, S., Spiranec, S., Grassian, E.S., Mizrachi, D. ve Catts, R. (2014) Information literacy: Lifelong learning and digital citizenship in the 21st century: Second European conference, ECIL 2014, Dubrovnik, Croatia, October 20-23, 2014. Proceedings. Switzerland: Springer International Publishing AG.

Leake, J. ve Woods, R. (2009) Revealed: The environmental impact of Google searches. Available at: http://technology.timesonline.co.uk (Accessed: 2 January 2017).

Metz, K. ve Seadle, M. (2012). Green publishing with green technologies, Library Hi Tech, 30 (3), ss. 381–383. doi: 10.1108/07378831211266528.

Miller, R. (2009). The green pages: publishers strive to reduce their environmental impact, EContent, 32 (1), ss. 30–33.

TsengShu‐hsien (2008). Green library design and evaluation: The Taipei public library, Taiwan, New Library World, 109 (7/8), ss. 321–336. doi: 10.1108/03074800810888159.

ULSF (2001) What is the Talloires Declaration? Available at: http://www.ulsf.org/programs_talloires.html (Accessed: 3 January 2017).

Yeşil bilgi teknolojileri bilgi teknolojileriyle ilgili süreçlerin daha az enerjiye ihtiyaç duymasını, daha az hammedde kullanılmasını ve çevreye zararlı madde kullanımını en aza indirmeyi amaçlamaktadır (Dedrick, 2010). Bu bağlamda yeşil bilgi teknolojileri sadece çevresel bir yaklaşım olmakla kalmayıp, aynı zamanda işin ekonomik boyutunu da dikkate alan bir yaklaşım olarak değerlendirilmektedir. Bilgi teknolojileri binaların, ulaşım sistemlerinin, tedarik zincirlerinin ve elektrik şebekelerinin enerji verimliliğini artırmak gibi çok çeşitli amaçlarla kullanıldığından, karbon verimliliğini artırma açısından da büyük öneme sahiptir. Öte yandan bilgisayarlar, ağ ve iletişim sistemleri, sunucular gibi bilgi teknolojileri ile ilgili sistemlerin çevreye duyarlı şekilde tasarlanması, üretilmesi, kullanılması ve geri dönüşümünün yapılarak atık hale getirilmesi süreci küresel enerji tüketiminin ve sera gazı emisyonlarının hızla büyüyen bir bileşenidir. Dolayısıyla teknoloji ile ilgili kaynak tüketiminin fayda ile dengelenmesi gerekmektedir. Gatner’in raporuna göre bilgi teknolojileri sektörü sera gazı emisyonlarının %2’sinden sorumludur ve bu oran neredeyse havacılık sektörü ile eşdeğerdir (Pettey, 2007). Smart 2020: Bilgi Çağında Düşük Karbon Ekonomisinin Etkinleştirilmesi Raporuna (Webb, 2008) göre ise bilgi teknolojileri kaynaklı sera gazı salınımı 2020 yılında 1,43 milyar tonluk CO²  seviyesine ulaşacaktır ve bu değer 2002 değerinin üç katı kadardır. Bu tür çalışmalar çevresel ayak izlerinin oluşmasında bilgi teknolojilerinin artan payına dikkat çekmektedir.

Daha özelde yeşil bilgi sistemleri sürdürülebilir iş süreçlerine katkıda bulunan bilgi sistemlerinin tasarım ve uygulaması olarak tanımlanabilir (Boudreau, Chen ve Huber, 2008). Yeşil bilgi sistemleri, kurumsal ve kişisel aktiviteleri olumlu yönde etkileyebilecek iş süreçlerinin oluşturulması açısından önemli bir bileşendir. Dolayısıyla kurumlar açısından yeşil bilgi sistemleri sürdürülebilirlik konularında hem stratejik hem de operasyonel yönetim ile yakından ilgilidir. Bu bağlamda kurumların sürdürülebilirlik planlarında yeşil bilgi sistemini operasyonel bilgi sistemlerinin kritik bir parçası olarak göz önüne almaları gerekmektedir (Watson, Boudreau ve Chen, 2010). Yeşil bilgi sistemleri, mantıksal ağları optimize etme, binalar, veri merkezleri ve hatta şehirlere (Curry, Hasan, White ve Melvin, 2012) kadar pek çok probleme uygulanabilmektedir. Yeşil bilgi sistemi çevre kirliliğini azaltma, teknoloji temelli çözümler geliştirme ve sürdürülebilir is fırsatları yaratmadaki etkilerini anlamak için kullanılmaktadır.

 

Kaynakça

Boudreau, M., Chen, A. ve Huber, M. (2008). Green IS: Building Sustainable Business Practices. In R. T. Watson (Ed.), Information systems: A global text (pp. 1-17). Athens: GA: Global Text Project. Erişim adresi: http://www.ceport.com/files/file/Green%20IS%20CePORT%20Article.pdf

Curry, E., Hasan, S., White, M. ve Melvin, H. (2012). An Environmental Chargeback for Data Center and Cloud Computing Consumers. In J. Huusko, H. de Meer, S. Klingert, & A. Somov (Eds.), First International Workshop on Energy-Efficient Data Centers (pp. 117–128). Madrid, Spain: Springer. Erişim Adresi: https://www.deri.ie/sites/default/files/publications/curry_e2dc_2012.pdf

Dedrick, J. (2010). Green IS: Concepts and Issues for Information Systems Research. Communications of the Association for Information Systems, 27(1), 11-18. Erişim adresi: http://aisel.aisnet.org/cgi/viewcontent.cgi?article=3537&context=cais

Pettey, C. (2007). Gartner estimates ICT Industry Accounts for 2 Percent of Global CO2 Emissions. Erişim adresi: https://www. gartner. com/newsroom/id/503867.

Watson, R.T., Boudreau, M.C. ve Chen, A.J. (2010). Information Systems and Environmentally Sustainable Development: Energy Informatics and New Directions for the IS Community. MIS Quarterly, 34(1), 23–38. Erişim adresi: http://aisel.aisnet.org/cgi/viewcontent.cgi?article=2891&context=misq

Webb, M. (2008). Smart 2020: Enabling the Low Carbon Economy in the Information Age. The Climate Group. London, 1(1), 1-1. Erişim dares: http://gesi.org/files/Reports/Smart%202020%20report%20in%20English.pdf